22 Nisan 2015 Çarşamba

Anladim ki coğrafyayla değişmiyor insan sade gelişiyor

Çok gittim azizim çok, batıdan kuzeye kuzeyden güneye güneyden batıya... Sonrasi meçhul... Neden uzay olmasın?

Fena bir karar almam gerekirken iki şehir arasında. Başka şehirlerde geziniyordum. Olayın merkezinde düşünmek yerine çevre illerde yemekler yiyor, tüm gün sohbetler ediyordum. Küvetlerde sıcacık sularla yatıyor, günün gelmesini bekliyordum.

9 Nisan 2015 Perşembe

8 Nisan 2015 Çarşamba

gerçek

Hepimiz yaşadığımız hayatlarda ıstırap çekiyoruz dostlar (aranızda bunu hissetmeyenler varsa, benden onlara bir günaydın öpücüğü). Hiç bitmeyen bir hayatta kalma mücadelesi. Bu yüzden eksik kalıyoruz asıl yaşama sebeplerimizi unutuyoruz. Bugün hayatımızı kolaylaştıran her şey; ilaçlar, mutfak aletleri, işletmeler vb. birileri tarafından tasarlandı, üretildi piyasaya sürüldü. Bizse bu oluşların devamlılığı için hayatımızı çalıştığımız sisteme adıyoruz. Bu sistem kişiyi içine alıp bir hamur gibi yoğuran, zaman zaman kendi benliğini kaybettiren, zaman zaman girdiği şekillerde başkaları tarafından saygı gören ancak değişimin kaçınılmaz olduğu ve her bir yenilikte kendini yenileyemezsen dışında kalacağın bir sistem. Kendi adıma çektiğim bu ıstırapların sorumlusu olan ben, kendi tembelliğim, cesaretsizliğim yüzünden insanlığa yeterince faydalı olmadan yaşlanmaya devam ediyorum. İyi insan olmanın meziyet olduğu ülkemde sahip olduğum yeterlilikleri kullanamadan, daha iyi bir evde oturmanın, daha iyi bir yemek yemenin, daha iyi yerlerde çalışmanın durmadan peşinde koşuyorum. Yıllar geçtikçe bu topluma ne verdiğimi sorguluyor, arkadaşlıklarım ve ilişkilerimde yeterince beyin açamamaktan korkar hale geliyorum. Sürekli farkındalık mertebesine bir türlü ulaşamıyorum. Kendi kendimi aşmak için okusam da, dinlesem de, düşünsem de konuşsam da aynı çemberin etrafında döndüğümü fark ediyorum. Sokakta yürüyorum, yürüyorum... Gördüğüm insanların yüzleri... Yüzler solgun, yüzler ışıksız, yüzler omuzlarda oturan sorumluluğu gözlerden yansıtıyor. Bizler dünyayı her an izleyebilecek kadar şanslıyız aslında tam bu noktada büyümek yerine küçülüyoruz çok ilginç. (Sosyal medya paradoksu) Kendimi duvara atılınca yapışan spiderman oyuncakları gibi hissediyorum. Biri beni atıyor, ben yapışıyorum, sonra yapışıklığımı bozmadan yavaş yavaş düşüyorum... Düşüşün içinden kurtulmamın tek yolu düşlemek. Düşlemek için de kaynaklara ihtiyaç duyuyorum. Kaynaklar bana göre; tango yapmak, aşık olmak, spor yapmak, dost sohbetleri vs. olabilir... Beslenme kaynakları... Değiştirmek için, düşlemek için ruhsal beslenme... İşte bu sıralar kaynaklarımın artık beni çok cılız kanallarla beslediğini görüyorum. Bu yüzden ıstıraplarım yüzümde çizgileniyor, sanmayın kırışıklıklarım yaş aldığımdan...