19 Temmuz 2017 Çarşamba

yazım yağmurum yaz yağmurum

Ne kadar heyecanlıyım bir bilseniz dostlar, şu an yazı yazmanın içindeyim, ortasındayım, bilgisayar klavyesi sanki dolma kalem oluyor parmaklarımın altında... Her ay bir metnim olsun, anım olsun diye son birkaç zamandır zoraki yazıyordum. Sonra dedim ki zorla edebiyat olur mu? Zor iç dökülür mü? Dökülmeyi versin... Tortulaşsın biraz içimde, yosunlasın içimin güney duvarlarını pis bir yeşille, tıkansın gerekirse... İsteyeyim ama...

Temmuzu bulduk geçiriyoruz hatta, iyiyim ben görüşmeyeli... Bazen daha benim, bazen daha başkasıyım. Karşıdan karşıya geçerken annenin sen ezilme diye bileğini sıktığı gibi sıkıyor hayat bileklerimi... O yüzden sorun yok aslında bu ülkede bir insanın kendini güvende hissedebileceği kadar güvendeyim.

Kendime şimdiki hayatımdan az değişen yeni bir hayat kuruyorum bu ara. O yıllarca içimi kurt gibi kemiren "evlilik" kelimesine doğru adım adım yaklaşıyorum. Topluma takılıyorum sürekli, toplumun hem dışımızda hem içimizde kurduğu o inanılmaz baskıya... Evlenme kararı verdiğimden beri ev sahipleri bile kiracı olarak beni istiyor! Şirketin güvenliği neredeyse mutluluğundan ağlayacak... Ben sanki evli değilken sıkıntılı biri miydim? Yoo hiç sanmam. Peki yalnız insanlara bunca baskı neden? Neden hepimiz bir aile kurmak zorundayız, neden üremek zorundayız? Neyse bunu belki de ileride başka bir yazı ile anlatırım sizlere... Ben sayfaya dönene kadar sevgiyle ve çiçeklerle kalın. Çünkü sevmeden olmuyor ve çiçekler renk renk...