27 Haziran 2012 Çarşamba

Her yol sudan gelir suya gider

Bir gun kayik isikli iskeleye yanasti, birkac yolcu aldi, yolculardan biri bendim, saclarim iki orgu, gozlerim kisikti sabah gunesinden, diger insanlari tanimiyordum, tanimak istemiyordum... Kayiktan yuzumun yansimasini gordum, yansimadaki dalgalar gitgide hizlaniyordu, koydan acik denize cikiyorduk, ruzgar, motor sesi, insan sesi birbirine karisti. O an makinelerle insanlarin birbiriyle dost gorunup dusman olduklarini anladim... 85ti yil... Soguktu hava, subatti, bogazin sulari o sene donmaya yuz tuttu derler. Hizlandikca hizlaniyorduk derin derin nefes aliyorduk, kocaman baliklar gorduk, baliklar da bizi gorduler, girdaptaydik, hop oturup hop kalktik... Yildizlar isidi gunduz gunduz, ahsap citirdadi, kalbim hizlandi, bayildim... Biz 21 subat 1985 te 8 bucuk ile 9 arasinda doganlar, ayni yildiz haritasinda, ayni yeryuzune, farkli annelerden dogduk. Su saniye kimimiz yasiyor, kimimiz bizlere cile olan denizlerde, bereket sakin yuzuyor...

26 Haziran 2012 Salı

Medid htiw

Vapurdayim, izmire yeni gelmis gibiyim... Daha dogrusu eski tatil zamanlarim gibi, yesil bir pantolonum vardi, uzerimde de anneannemin genclik kazagi... Animsiyorum, hava soguk, yanimda hazalim vardi, yalnizlik paylasilmaz caliyordu kasetcalarda... Ayni su an oldugu gibi sol tarafinda oturuyordum vapurun. O gunlerin uzerine neredeyse bir o kadar daha yasadim... Hala ayni keyfi duymam garip mi dersiniz? Bugunun aksam uzerine gelince, ellerimin titredigi oldu, gozlerimin doldugu... Simdi denizin ortasindayim, tum korfez benim.

25 Haziran 2012 Pazartesi

Hayatimdan kareler

Ayni yerde birbirine yakin zamanlarda yasamak, ayni seyleri yapmak kendimi bulundugum yere pek ait hissettiriyor... Ayni seyi icmek, ayni muzigi dinlemek, ayni bakkaldan alis veris yapmak... İnsanin kucuk kucuk cevre olusturma sendromu bunlar sanki, yabanci olmayi, gezmedigim sokaklarda yurumeyi cok seviyorum... Olaylar hep Behic Ak kitaplarinda gibi gelissin istiyorum... Oraya yerlesmis gibi, yavas yavas sevecek gibi insanlar beni, sonra dertlerini anlatacaklar gibi... Birbirimizin hayatlarina bir seyler katacak, sonra uzaklasacak... Yarin bir gun geldiginde de ya da ugradiginda seni bir yerden gozu isiracak, anlattikca donecek gibi eski gunlere...

Yordun beni dunya, mola!

Yorgunluk en caresiz anlarimdan biridir. Hic sevmem yorgun, bitkin olmayi, tabiata, insanliga direniyor gibi olurum hatta... Nedir bu hareketli yasama hissi, bunu da daha kimse anlayabilmis degil. Bunlarin yaninda en guzel ilacimdir uyku bunu ben ve tum hucrelerimiz biliyoruz. Genelde bayilma seklinde uykuya dalarim. O kadar uyurum o kadar uyurum ki, Murathan Mungan'in Yuksek Topuklar kitabinda geciyordu yanilmiyorsam, uyurken en cok agirligini yer cekimine birakan hayvan kediymis, oyle kedi gibi uyurum iste... Uyku degil de gezme durumu biraz genetiktir bizde, ailenin bayanlari pek severler bir turlu evlerine donemesinler... E hal boyle olunca, yorgunlukla az biraz barismak lazim. Onu pış pışlamak, yapisti mi sana biraz kollarina birakmak lazim... Affet beni pazartesi biraz dinlenme vakti gelmedi mi?

23 Haziran 2012 Cumartesi

Cumartesi

Kiyamiyor olabilirim.. Pepe onin balonu olabilir... Sutlu yerine bitter yemis olabilir... Tum bunlar olurken ben bir nisandan atilmis olabilirim... 12 yas seda, cok mu uzaklasiyoruz gercek dunyadan? Ben uzulmem sen anla... Ben soylemem... Kopek beni takisti dogrudur, ufak kizariklardAn kim olmus allah askina... İnsan arkadaslarimlayim. İyi ki buradayim...

buika da olsa aynı masada

Bebe-Siembre Me... Laptop kucağımda biraz yatıyor sayılırım yere... Mutlu bir akşam bu akşam, kanepeler ( fırında pişmeyenden ) yenildi, yanında da lezzet lezzet şarap, bira vs. Balkondayım, her zaman eğlendiğim yerlere yakınım. Daha bugun bahsi geçti; 9 yıl önce bir fotoğraf koysalardı önüme, yine burada olmak ister miydin? Kesinlikle... Şimdi omzumdan yüklerimi atmış, buika tadında akarım hayata... Yanımda kalsın sevdiklerim Korkmuyorum

22 Haziran 2012 Cuma

viaggio

İfadesizim, yerimdeyim, tum soylenenlerin aksi istikametindeyim, iyiyim...

Bilmecemediklerimizden misiniz?

Fly me to the moon... Gece yarisina yakinim. Sancili bir gorusme ardindan, gercek evim, gercek koltugum( ki bazilari burada beni yesil ceketimle hatirlarlar) , kendime has sarap kadehlerim.. Kerem&fatih ikilisinin jazz oyunlari... Dömisek sarap ictiniz mi bilmem... Ama icmeye degerdir, sicacik hisler dogurur insanin icine. Kendini kirmizi hayal edersin bazen de mavi, ama her renk ozgurluktur icinde. Mavim olmadiginda kirmiziyi kullanirim dememis miydi bir surrealist? Yoksa o bir realist miydi? Tartisilir... Ama ben tartisma istemiyorum ki bu aksam. Sizler icin bir kadeh fazla icebilirim ama bir savunma yapamam... Yazalim tum hayatimizdan giden gunlerimiz serefine... Mutlu cumartesiler olsun.

Bir yerde okudum, icten geldi...paylasiyorum


" Aklima geldiginde kalkip yurumek istiyorum amacsizca, neden ki?
Sabirsizlaniyorum o yuzden galiba, sabirsiz oldugum zamanlarda yaparim bunu "

21 Haziran 2012 Perşembe

Teklik

Guzel bir kavramdir kendini seversen, ya da ucundan kiyisindan baslarsan sevmeye... Ayni yerde oturursun 4 gecedir aksatmadigin, ayni manzaraya bakarsin... Her defasinda farkli seyler dusunursun. İyidir bu, ozun bal yapar icinde, calisir kilcallarin. Yasamayi secmissindir. Sirtini ahsapa ceviren ruzgara aldirmadan... Durursun, bakarsin, dinlersin, anlarsin...

Tüm günlerden uzun

Ayın 21 lerini hep severim. Kendi doğumum, ezgimin doğumu vb. durumlardan belki, bana hep iyi gelir. Günün anlamı olan günleri de severim ki, en çok sonbahardaki günleri... Bugün en uzun gün, uzun uzadıya muhabbetler yapmak lazım. Olayları enine boyuna dikine verevine masaya yatırmak lazım... Sanki çözülür gibi, güneş bana yeter gibi, ya da hiç olmadı birkaç dakika daha batmaz gibi... Tabii ki yetmez. Ruhum parçalı benim, 9 yaşımdan beri bölünüyoruz yerli yersiz. Çok ruh bıraktım başkalarında ve çok ruhun parçalarını taşırım, bu yüzden belki onlarca kişinin derdine üzülür, neşeli olduğumda büyük kahkahalar atarım... Sözün kısası dostlar, hadi yengeç dönencesine dik açıyla düşelim ve en kısa gölgelerimizi yansıtalım yeryüzüne, nasılsa bitmez hüzün, nasılsa yetmez gün...

20 Haziran 2012 Çarşamba

Biramba

Pazara gittim carsamba, bir gozluk aldim bir kemer... Kemer de guzel olurdu meydanda ispanyol muzikleri calardi...calintiydi satilan gozlukler. Vardi genclik, vardi tuzu denizi, menuler dil dil... Dillerimiz tutulurdu, pop vardi, gobegi acik buluzler. Hedefler kucuktu, kucukler dogmamisti... Gunes batmak uzere... Belki de batti. Sessizlik hakim bugun.

19 Haziran 2012 Salı

Evime karsidan bakmak

Yorgun dustum an itibariyle, sarjlar tukenmek uzere.. Bunlar yeni gune ilk satirlarim... Yine butun gun olmak istedigim yerdeyim, yanimda ozel bir kadin... Sanki bu ruzgari sadece ben hissediyorum, geciyor mudur dersiniz kendi evimin balkonundan da? Biraz mayhosum... Makyajsizim ama guzel bakiyor gozlerim...

Bulanti

Hep iyi yazilacak degil ya, bazen de midem bulaniyor... Yanlis anlamayin dostlar, bazen kendimi kotu hissederim olur boyle seyler... Yine de bir yol gorunur sanki iyiliklere, mesela aksoy-yunuslar hatti... Yunus demisken, hic dokunmadim bir yunusa... Akillarina ve gururlarina saygim var... Bilirim kekovanin otesinde yarişi kaybederlerse, pervaneler kan golu... İste bu kadar derin olmali icinde insanoglu da, bir hata yaparsa da kendini derininde bogmali, sonu olum olmasa da, daha hizli yuzmeli...

Ferforje

Hep bir guzel olabilir mi su malzeme, masasi hos, korunagi hos, sandalyesi oturulasi... Adim adim cekiyor insani, hem agir, hem guclu, hem zarif, hem... Ferforje gibi mi olmak lazim hayata karsi? Yine de dik mi durmali, boyalarin sokulunce, pas tutunca? Hamurumuzda mi olsa asillik? Kirmizi rujumuzu 80 yasinda da surmeli, yeteri kadar korkmali, yeteri kadar asktan kacmali, gitse de, bitse de, atsa da, azalsa da... En dogru muziklerle beklemeli en guzel ezgilerle ayrilmali.

18 Haziran 2012 Pazartesi

Ruhumu besleyen farklılıklar

Bugün pek mutlu uyanmadım geç kalma telaşıyla...Ama şu an içimdeki enerjiyi nasıl dışarı atabileceğimi bilemiyorum. Başka bir yerde uyumak, uyanmak, bir şeyler içmek, deniz kokusunu içine çekmek... Farklı olunca nasıl da mutluluk verici her şey. Nefes aldığım kadar hayattayım, gerisi teferruat modu... Rutin çalışma saatleri ardından, ajans toplantıları, hiçbir şey düşürmesin beni istiyorum. Balık burcu olmayı reddediyorum bugün.

Esyalarin da yasadigini unuttugumuz zamanlar...

Yalniz basimayim, cocukken sıkca geldigim ancak buyudukce arayi actigim evdeyim... Annemin yasadigi, dedemin camasir asarken dusup ikinci baharina basladigi, her daim saci orgulu 2 oyuncak bebegin oldugu... Burasi anneannemin evi... Kendileri 5 aydir baska yerde. Burada olmak baska bir yerde olmak gibi bir yandan. Bir yandan da cok benden... Oturdugum koltuklar tanir beni... Bir de su sicak gunes her daim umuttur hayatimda. İstikrarli gunesin eski esyalari soldurmasinda hep bir yasanmislik, terk edilmislik ve eskimislik buluyorum... Donsun dunya, hos gelsin aksam!

Pazartesi den öteye

Doğru... Evimde hala banyo musluğu akmakta... Çok mu tutmuş içinde gözyaşlarını bilmiyorum. Huyudur evimizin, bazen insanı fena ağlatır apansız, susamaz, konuşamaz hale gelirsin. Sonra bir anda rönesans yaşarsın bedeninde, terapi biter, günler devam eder. Bugün biraz ortam değiştiriyorum, her ne kadar küçük çaplarda olsa da kendimi bir italyan filminde hissedebilirim...5 ayın tozu, benden yaşlı bir ev, yer yer böcekler belki... Bir ortama nasıl ruhunu koyarsın denemesi benim için. 1756 sokağın o benden dairesini yaşanacak hale getirmemin ardından güzel bir playlist ile sahil beni bekler, aksilik çıkmaması dileklerimle. più musica, più la solitudine

17 Haziran 2012 Pazar

Bir kahve

Bademlerde oturuyoruz, masa yesil, hava ideal... Gunu kacirmadan basladim yasamaya... Nefes aldigim her ani seviyorum zaten de, bazen daha bir hos yasiyorum... Tabii su gercegi de biliyorum ki; hos yasarsam hos yazamam, e oldugu kadar...

Kahvalti

Sabaha tam vaktinde basladim, uyandigimda yillardir uyuyor gibi dinlenmistim. Herhalde olamayacagim tek masal kahramani uyuyan guzel olurdu. Uyuyamayan biri guzel olabilir mi ki? Oyle bir masal yazsak... Gozaltlari mor, dogru karar veremeyen vb. Ozellikleri olsa... Neyse falcilara inat kordon boyu, pi sayisi, yumurtali ekmek ve yeni grubum... :)

16 Haziran 2012 Cumartesi

Uyusak mi

Öyle bir uyuyorum kiİçim için için uyku doluBir duman sardı damarlarımıBiraz parfüm kokuyor