15 Haziran 2016 Çarşamba

İçindeki mutluluğun farkında olamayanlara...

İçimdeki öfkeyi yere çim diye seriyorum. Sonra üstünde küçük çocuklar gibi koşmaya başlıyorum. O kadar hızlı sağa sola koşuyorum ki tüm çimler itinayla eziliyor hooop öfke gitti. Cam şişeye umutsuzlukları cam toplar şeklinde yerleştiriyorum çıkıyorum bir binanın 21. Katına atıyorum onu camdan tuzla buz çattt gitti. 
Sonra bir küvete şarkılar söyleyerek dolduruyorum suyu... Su temiz su berrak su şifalı. Giriyorum içine ağır ağır... Damla damla mutluluk yayılıyor bedenime gözlerimi kapıyorum içine çekiyor su beni, ben ben değilim artık, yıldızlar var gözlerimde, kapadokya balonları renk renk, antika yaka iğneleri, buzlu viskiler... Kendi mutluluğumda boğuluyorum. Nefes verdim ve bitti.